TÜM BEL-SEN’den İkram Mihyaz Anması

TÜM BEL-SEN'den İkram Mihyaz Anması

Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası(TÜM BEL-SEN)’nın İzmir 2 Numaralı Şube Yürütme Kurulu, Tüm Bel-Sen İzmir 2 No’lu Kurucu Şube Başkanı İkram Mihyaz’ın anısı hakkında basına ve kamuoyuna açık bir duyuru yaptı.

 

Yapılan duyuruda: “Tüm Bel-Sen İzmir 2 No’lu Kurucu Şube Başkanımız sevgili İkram Mihyaz’ın katledilişinin üzerinden 26 yıl geçti. Aradan 29. yıl geçmesine rağmen, barış, demokrasi, kardeşlik ve özgürlük düşmanlarınca katledilen İkram Mihyaz’ın katilleri hala bulunamadı.” ifadeleri kullanıldı.

 

2-3 Temmuz 1994 tarihinde İstanbul’da yapılan Tüm Bel-Sen Merkez Genel Kurulundan İzmir’e dönen delegelerden birinin İkram Mihyaz olduğunu dile getiren TÜM BEL-SEN, “Bu cinayetin failleri de diğer “faili meçhul” cinayetleri işleyenler gibi “bulunamadı!” Hem de susurluk vakasında olduğu gibi defalarca açığa çıkan gerçekliğe rağmen işlenen bu cinayet örtpas edildi. Tıpkı yazar -çizer, bilim insanı, sendikacı ve nice değerlere karşı yapılan saldırılardaki failler gibi… İkram Mihyaz ve benzer cinayetlerin failleri belli olduğu halde bulunamamasının nedeni ise herkesin “bildiği sır” olmaya devam ediyor” açıklamasında bulundu.

 

TÜM BEL-SEN'den Anma
TÜM BEL-SEN’den Anma

İkram, Emekçilerin Bütün Sorunlarını Kendi Sorunları Olarak Algılardı

Yayınlanan bildiride İkram Mihyaz’ın hem sendikal mücadele, hem de demokrasi mücadelesi açısından önemli bir kayıp olduğunu söyleyen TÜM BEL-SEN şunları dile getirdi, “O gerçek anlamda bir emekçiydi. Gecesini gündüzüne katarak, bıkmadan, usanmadan yerel yönetim birimlerinin hemen hemen bütününü dolaşarak emekçileri örgütlemeye çalıştı. Sendika tüzüğünün oluşturulması ve diğer sendikal faaliyetler nedeniyle gerektiğinde sabaha kadar çalıştı. Onun çalışkanlığı ve hızlı temposu çevresini etkiler, teşvik eder, kamçılayıcı rol oynardı. İkram, emekçilerin günlük basit taleplerinden sendikal taleplerine kadar bütün sorunlarını kendi sorunları olarak algılar ve sahip çıkardı. Söz konusu sorunların çözümü için onurlu, kararlı bir pratik sergilerdi. Bu pratiği sergilerken adli-idari soruşturma, ceza ve yargılamalara tabi tutulmuş, sürgünlere, baskılara, gözaltılara uğramıştı. Her şeye rağmen geri adım atmamış, örgütlü mücadeleyi gücü oranında teşvik etmiş ve bu mücadelenin önünde yer almıştı. Sevgili İkram, doğru bildiklerini her şart altında söylemekten çekinmezdi. Sorunlara eleştirel yaklaşırdı. Espriyle karışık çeşitli fıkra ve çarpıcı örneklerle konuşurdu. Eleştirileri bazen sert ve ağırdı, eleştirirken öfkelendiği de olurdu. Ama istinasız herkes bu eleştirilerin iyi niyetle yapıldığını bilirdi. İstemeden kırıcı davrandığında ise özür dilemesini bilir, gönül alırdı. Şüphesiz ki bütün insanlar gibi kendisinin de hataları ve eksikleri vardı. Bunları kendisi de kabul ederdi. Hata ve eksikliklerini fark ettiğinde herkesin huzurunda ilk söyleyen kendisi olurdu. Kendisi eleştirildiğinde de gerçek payı varsa eleştirileri kabullenir, özeleştirisini rahatlıkla yapardı. İkram’ın uyuşukluğa, tembelliğe tahammülü yoktu. Gerek sendika gerekse işyeri toplantılarında yaptığı konuşmalarda kitle’nin geri yanlarını eleştirmekten kaçınmazdı. Mücadele arkadaşlarını uyarır, çarpıcı deyiş ve sözlerle kendi sorunlarına sahip çıkmaya çağırırdı. Tüm Bel-Sen 2 -No’lu Şube Başkanlığını yürüttüğü dönemde, şubenin bütün imkânlarını sendikal mücadelenin yanı sıra demokrasi mücadelesine sunmak için uğraşmış ve emek vermişti. İkram Mihyaz  kamu emekçileri mücadelesinin demokrasi mücadelesinden ayrılmayacağının bilincindeydi. O bilinçle davrandığından dolayı şube yöneticileri ve üyeleriyle birlikte İnsan Hakları Derneğine de üye olmuştu. Bu davranışıyla İHD’ nin demokrasi mücadelesindeki onurlu yerini bir kez daha hatırlatıyor, emekçilere mesaj veriyordu. İkram Mihyaz, sadece Tüm Bel-Sen Kurucusu ve örgütleyicilerinden değildi. O aynı zamanda kamu emekçileri sendikalarının kuruluşlarından önce oluşturulan SYK’lar (Sendika Yürütme Kurulları) içinde yer alan bir avuç insandan biriydi. Dolayısıyla sadece belediye emekçilerine katkı sunmadı, kamu emekçilerinin örgütlenme çalışmalarına da katkıda bulundu. Sendikalaşma süreci yaşayan bütün iş kollarındaki emekçilere elini uzatanlardan birisiydi. Oluşturulan Kamu Çalışanları Sendikaları İzmir şubeleri platformunun bütün eylem ve etkinliklerinde yer alan ve örgütleyenlerdendi. O zor günlerin, zor anların, eylemliliklerin adamıydı. Kamu çalışanlarının haklı taleplerini her şart altında savunur, ödün vermezdi. Eylemlerde, açlık grevlerinde, gözaltında mahkemelerde en direngen ve kararlı tavır geliştirenlerden biriydi. İkram kamu emekçilerinin işçi sınıfının bir parçası olduğundan hareketle, işçi sınıfının bütün sorunlarının sahiplenilerek bilince çıkarılmasını savunurdu. Özelleştirmenin taşeronlaştırmanın, işten çıkarmaların yoğunlaşarak sürdüğü, var olan hakların emekçilerin elinden alınmak istendiği, direnişlerin grevlerin zorbaca bastırıldığı bir coğrafyada kamu emekçileriyle işçi sınıfının çıkarlarının birlikte mücadele ve örgütlenmeden geçtiğinin farkındaydı. Doğal olarak nerde direniş, nerede grev varsa İkram oradaydı.  Dayanışma ve birlikte mücadele için kolları sıvar, yardıma koşardı. İkram aynı zamanda Kürt halkının yiğit bir evladı ve yurtsever bir insandı. O, halkının ulusal-demokratik taleplerinin bilincine varmış bir emekçiydi. O bütün dünya halklarını en az kendi halkı kadar seven, saygı duyan enternasyonalist bir insandı. O, sömürünün, zulmün ve savaşın olmadığı güzel bir dünyayı özleyen, eşitlik ve özgürlük temelinde halkların kardeşliğine inanan bir sosyalistti. O coğrafyamızda egemen güçlerce dayatılan savaşın son bulmasını, Türk ve Kürt analarının ağlamamasını istiyordu. O Kürtlerin eşitlik, özgürlük, taleplerinin demokratik-barışçıl temelde çözülmesini savunuyordu. İkram Mihyaz’ın savunduğu değerler bu gün de aynı düzeyde yakıcılığını ve aciliyetini korumaya devam ediyor. Bugün İkram Mihyaz’ın anısına sahip çıkmak, barışı, kardeşliği, özgürlüğü, demokrasiyi daha kararlı savunmak, mevcut kazanımları koruyarak geliştirmek ve  yaşanan karanlığa karşı mücadeleyi yükseltmekten, geçiyor. İkram Mihyaz’ın yaşamı, böylesi bir anlayışın ve mücadelenin çarpıcı bir örneğidir. İkram Mihyaz emekçilerin ve Kürtlerin ekmek, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşıyor-yaşayacaktır. O gülümseyen yüzü, gülen gözleriyle her an yanı başımızda, önümüzde olacaktır. Onu alçakça, haince katleden karanlık güçler ise insanlığın nazarında her gün her an kahrolacak, tarihin şaşmaz yargısıyla tarih çöplüğünde hak ettikleri yeri alacaklardır.”

Bir Cevap Yazın