31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler için geri sayım sürerken, adayların saha çalışmalarını dikkatle takip ediyoruz, engellilik üzerine kurdukları cümleleri not alıyoruz, kuracakları cümleleri bekliyoruz.
Bunun bir nedeni var! Geride kalan süreçlerde engelli bireylerin toplumsal hayata katılımı için yerel idareler tarafından yeterli çalışma yapılmadığını deneyimledik. Verilen sözlerin koltuğa oturduktan sonra unutulduğuna ve hak odaklı ısrarlı taleplerimizin görmezden gelindiğine şahit olduk.
Toplumun önemli bir kesimini oluşturan engelli bireyler ve ailelerinin artık yok sayılmasını istemiyoruz. Kentte yaşayan engelli bireylerin yaşama eşit şekilde katılma ve belediye hizmetlerinden eşit şekilde yararlanma hakkını göz önüne almanın, engellilik hizmetleri için yerel politika geliştirmenin, bütçelendirmenin, sivil toplum örgütlerinin kararlara etkin katılımını sağlamanın, gözetim ve denetim mekanizmalarına dahil etmenin yerel idarelerin asli görevlerinden olduğunu adaylara bir kez daha hatırlatıyoruz.
Hak odaklı yaklaşımı öğrenmek ve benimseyebilmek için Türkiye’nin imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Haklarına Dair Sözleşme’nin tüm karar vericiler tarafından özümsenmesi gerekmektedir. Bunu yapan her belediye başkanı engellilerle ilgili hangi hizmetleri nasıl gerçekleştirmesi gerektiğini görecektir. Örneğin belediyelerin büyük kısmında engellilere dair yapılan çalışmaların Sosyal Yardımlaşma Müdürlüklerinde bulunması en büyük yanlış. Bu tamamen engelliliğe hak odaklı değil, yardım odaklı yaklaşımdan kaynaklanıyor.
Engel gruplarına göre kentte belediyeler eliyle hayata geçirilmesi gereken pek çok ihtiyaç var.
Otizme dair İzmir’de en acil ihtiyaçlar arasında ise mola evlerinin açılarak kent içinde yaygınlaştırılması, otizm gibi görünmez engeli bulunanların tanınırlığının sağlanarak gerek duydukları desteğe sorgulanmadan ulaşması yolunda belediye personeline verilecek eğitimi de kapsayan bir farkındalık çalışması, spor salonlarından yararlanmaları için gerekli düzenlemelerin ve görevlendirmelerin yapılması, meslek edindirme ve buna bağlı olarak istihdama katılabilmeleri için çalışmalar yapılması.
Bedensel engellilerin ise erişilebilir bir kente ihtiyacı var. Cambazlık yapmadan kaldırımlarda dolaşmak, trafikte arabaların arasında hayati tehlike atlatmadan sokaklarda yürümek, binalara özgürce erişebilmek istiyorlar. Kültür sanat merkezlerinden sinema salonlarından konser salonlarından keyifle yararlanma hakkını kullanmayı, bir deniz şehri olan İzmir’de, özgürce sahil ve denizi yaşayabilmeyi bekliyorlar.
Eşit hizmet iddiası ortaya koyan tüm adayları öncelikle engellilik alanının öznelerini dinlemeye davet ediyoruz. Aksi durumda hayata geçirilecek her çalışma eksik ve tepeden inme olacaktır.
Buradan adaylara sesleniyoruz:
Engelliler ve ailelerinin seçmen gücünü kabul edin. Hizmette eşitlik ilkesiyle hareket edebilmek için engellilerin ihtiyaç ve taleplerini dinleyin. Belediyecilik vizyonunuzu ortaya koyarken engelli hemşehrileriniz için neler yapmayı planladığınızı somut örneklerle anlatın. Unutmayın ki, bizler bu süreçte çalışma önerilerimizle sizlere yol göstermeye hazırız.
Edilen ve edilmeyen her sözün de takipçisi olacağız.
